Popüler Kültürün Modern Köleleri: Tembellik Kültürü

Popüler Kültürün Modern Köleleri: Tembellik Kültürü

·

6 min read

Bugün çağımızın en yaygın hastalığı olan cahilliği tetikleyen riskli kanserojen maddelerden biri olan tembellik kültüründen bahsedeceğim. Bu kültürü popüler hale getiren modern köleleri ve bu kölelerin medeni (?) alışkanlıklarını da bu yazıda ele alacağım.

Günümüzde popüler kültür insanların hayatını derinden etkileyen ve zamanla tembellik kültürünü yücelten bir zehirden farksız hale geldi. Maalesef, modern toplumun birçok bireyi tembelliği bir erdem olarak görmekte ve ona taparcasına bağlanmakta. Bu tembellik kültürü insanları verimsizliğe ve bağımlılığa sürükleyen bir kölelik hali olarak karşımıza çıkıyor ve örneklerini sıkça görüyoruz.

Özgürleşmek isterken bizi köleleştiren bu tembellik kültürü salgın gibi yayılmakta ve farkında olmadan pek çoğumuzu “Bir daha mı geleceğiz dünyaya?” gibi düşüncelerle etkisi altına almakta.

Modern köleler, hayatlarını boş geçirmenin ve sorumluluklardan kaçmanın keyfini sürmeye odaklanan, hayalleri ve hedefleri olmayan, başkalarının yaptıkları güzel işleri eleştirirken tam anlamıyla hiçbir iş yapmayan küçük insancıklardır. Sorumluluk, çalışmak, gelecek ya da kariyer hedefleri bu kölelere çok uzak hedefler olmakla birlikte bu hedefleri anlamlı bulan ve bu hedefler için çalışanlara da “modern köle” gözüyle bakmaktadırlar.

Televizyon ekranlarının karşısında saatler geçirerek, TikTok reels’lerinde, Instagram postlarında vakit kaybederek veya sürekli oyalanarak zamanlarını boşa harcayan ve bundan büyük zevk alanlar, modern kültürün modern köleleridirler. Gerçek dünyanın zorluklarından kaçmayı ve gerçek problemlerden uzak durarak konfor alanında kalmayı tercih ederek kendi hayatlarının efendisi olma şansını başkalarının hayatlarının, sosyal medyada gördükleri parlak zaferlerin köleleri olmaya mahkumdurlar. “Şu başardı çünkü hiçbir sorunu ve problemi yoktu. Bu çok iyiydi çünkü çevresi vardı.” gibi bahanelerle kendi başarısızlıklarını başkalarına mal etmeyi severler.

Popüler kültür, modern köleleri başarı ve kişisel gelişim yerine, kolay yoldan zenginlik ve şöhret vaatleriyle avutur. “Gelin size 6 ayda iş bulalım! Gelin 4 ayda zengin olun! 8 ayda şirket kurun! 10 ayda kral olun! Kendi hayatınızın patronu olun. Hatta sizi bilmem kaç ayda cumhurbaşkanı yapalım gelin ülkeyi beraber yönetelim” gibi sözlere inanan/ inanmaya meyilli olan kölelerimiz sabır ve çaba sarf etmek yerine hemen her şeyin anında ve kolayca elde edilebileceği bir dünya olduğunu hayal eder. Kafalarında bu hayalle yaşayan sazanlarımız günün sonunda gerçek dünyaya, işsizliğe, toplumsal baskıya, ekonomik sıkıntılara, çalışmamanın beraberinde getirdiği büyük utançla uyanırlar. Bu uyanma süreci sudan suya değişmekle birlikte yıllar alabilir.

Kendi dünyalarında tutsak olan bu modern köleler, gerçek yaşamın güzelliklerini kaçırır ve asıl değerleri göz ardı ederler. Hayat çalışmaktan ibaret değildir fakat hayat çalışmamaktan da ibaret değildir. Bu gerçeği göz ardı etmemek gerekir.

Tembellik kültürü, insanları sorumluluklarını ertelemeye, kendi hayatlarından kaçmaya iten bir “kültürdür”. Başkalarını suçlama, kendi başarılarını küçümseme, çalışmayı ve çalışanı değersiz görerek sorunlardan kaçma gibi alışkanlıklar bu kölelerin hayatlarını yöneten ana zincirlerdir. Ne yazık ki bu köleler, potansiyellerini gerçekleştirme şansını ellerinden kaçırmışlardır. Ellerinden kaçırdıkları bu şansı başkalarının yakaladığını görünce kana yüzen köpekbalığı misali kendi sularından ayrılırlar fakat tutundukları 6 aylık eğitimler gittikleri şeyin kan değil yem olduğunu anlamalarıyla tatlı su kölelerimizi kendilerine getirir.

Bu düşünceler bana aittir. 6 ayda çok güzel şeyler başarabilirsiniz fakat bunu sürekli dile getirmemdeki amaç sektörde 6 aylık eğitimler satan, sizlere ve bizlere hiçbir faydası olmayan dolandırıcılara ekmek vermemektir.

Bu zincirleri kırma şansımız her zaman vardır. Gerçek bir özgürlük, sorumlulukları üstlenmeye ve kendimizi geliştirmeye yönelik çabalarda gizlidir. Tembellik kültürünün esaretinden kurtulmak için içimizdeki gücü keşfetmeli hedeflerimize odaklanmalı ve sürekli bir gelişim gayreti içinde olmalıyız.

Sorumluluk, özveri ve çaba gösterme bilinciyle gerçek başarıyı yakalama hayali bile büyük bir erdemken tembellik bir erdem değildir. Unutmayalım ki modern kölelikten kurtulmak gerçek özgürlüğü elde etmek için ilk adımdır.

Birlikte tembellik kültürüne meydan okuyarak ve gerçek potansiyelimizi ortaya çıkararak daha güçlü ve özgür bir toplum yaratabiliriz. Atatürk’ün emanet ettiği cumhuriyeti hep beraber koruyabiliriz. Bu yolculukta kendi kölelik zincirlerimizi kırabilir ve gerçek anlamda özgür olabiliriz. Unutmayalım ki gerçek özgürlük, tembellik ve kötü niyetten kurtulmakla başlar.

Modern köleler, kişisel gelişimden uzak, mutluluk arayışından kopuk bir şekilde hayatlarını sürdürürler. Onlar sürekli olarak dışarıya yönelmiş, başkalarının onayını ve takdirini arayan toplulukların tatminsiz çocuklarıdır. Kendi değerlerini ve inançlarını yok sayarak popüler kültürün dayattığı kalıplara uymaya çalışan bu modern köleler aslında kendi özgünlüklerinden ve özgürlüklerinden vazgeçmişlerdir.

Yazılım Dünyasında Tembellik

Yazılım dünyası teknolojik gelişmelerle birlikte hızla büyüyen ve değişen bir alan haline gelmiştir. Bu alanda çalışanlar, bilgi ve beceri sahibi olmak için sürekli olarak çaba harcamalı, kendilerini geliştirmeli ve öğrenmeye açık olmalıdır ama ne yazık ki yazılım camiasında da tembellik kültürüne kapılmış ve çalışmadan bir şeyler elde edebileceğini zanneden bir grup insanın varlığını yok saymak olmaz.

Bu tembel ve hedefsiz köleler emek vermeden, öğrenmeden ve çaba göstermeden başarılı olabileceklerini düşünürler. “Kendini geliştirmek zaman kaybıdır” gibi kibir dolu ifadelerle çalışmayı ve çalışanı aşağılarlar ve yeteneklerini kendi egolarıyla şişirirler. Şişen her yetenek bir gün patlamaya mecburdur. Gerçek başarıya ulaşmak için gereken çabayı göstermek yerine başkalarını suçlamayı ve bahaneler üretmeyi tercih ederler.

Bu tembel köleler kod yazmayı bir sanat olarak görmek yerine kod yazanı aşağılama yöntemiyle kısa yoldan çözümler ararlar. Topluma hiçbir fayda sağlamadıkları gibi topluluğu da hiçbir fayda sağlamamak konusunda ısrarcıdırlar.

Gerçek başarı ve başarıyı elde etmek için çalışmanın önemini anlamak, yazılım camiasında da vazgeçilmez bir kuraldır. Tembellik kültürüne meydan okuyarak, öğrenmeye açık olmak ve sürekli olarak kendimizi geliştirip, gerçek bir yazılımcı olma yolunda ilerlemeliyiz.

Bu tembel kölelerin varlığı yazılım camiasında kalitenin düşmesine ve gelişmenin yavaşlamasına neden olmaktadır bu sebeple yazılım dünyasında gerçek anlamda başarılı olmak isteyenlerin tembellik kültürüne meydan okumaları ve sürekli olarak kendilerini geliştirmek için çaba göstermeleri gerekmektedir.

Yazılım camiasında da tembellik kültürüne karşı çıkmalı, çalışmayı aşağılayanları ve hedefsiz köleleri eleştirmeliyiz. Gerçek başarı, özveri, çaba ve sürekli öğrenme ile elde edilir. Bu tembellik kültürünün zincirlerini kırarak yazılım dünyasında gerçek birer yazılımcı olarak özgürlüğe ulaşabilir ve alanımıza değer katabiliriz.

Yazılım camiasının tembel ve hedefsiz köleleriyle ilgili eleştirilerimizi yaparken, maalesef çalışmayı aşağılayan bir başka kesime de rastlamaktayız. Bu insanlar çalışmaktan kaçınarak, kendi başarılarını umarsızca yüceltenlerdir ama bu ironik durumun altında yatan gerçek bir zamanlar üstünde tepinerek durdukları çalışmanın, başarıya giden yolda temel bir unsur olduğudur.

Bu insanlar, sürekli olarak “çalışmaya ne gerek var?” ya da “biz çalıştık da ne oldu” diye feryat ederler. Her fırsatta, çalışanlara ve emek verenlere alaycı gözlerle bakarlar. “Kendini yorma, sonuçta başarı tesadüf işi” şeklinde saçma sapan teoriler ortaya atarak tembelliklerini haklı çıkarmaya çalışırlar. Hepimizin bildiği bir gerçeği söyleyeyim. Başarı tesadüf değil emek ve özveri gerektiren bir süreçtir. Şanslı, kadın, çocuk, yetişkin, deha olduğunuz için değil başarılı olmayı seçtiğiniz için başarılı olursunuz. Hayalleriniz, hedefleriniz ve bence sizi bu yönde ve yolda destekleyen dostlarınız olduğu için başarılı olursunuz.

Çalışmayı aşağılayanların ironisi onların birer “başarısızlık hikayesi” olduğundandır. Ne yazık ki kendini kandırmaktan başka bir şey yapmayan bu insanlar elde edemedikleri başarıları başkalarının emek ve çabalarını eleştirerek, yargılayarak eşitlemeye çalışır.

Bu ironik grup, çoğu zaman başkalarının başarılarına çamur atarak kendilerini avutma yoluna giderler. “Ben de yaparım” şeklindeki kibirli ifadeleriyle emek verenleri aşağılamaya çalışırlarken “e hadi sen de yap” tepkisiyle afallarlar. Gerçek şu ki; başkalarının başarılarına çamur atarak, kendi başarısızlıklarını örtemezler ve gerçek bir yazılımcının bilgi ve beceri sahibi olma zorunluluğunu, sürekli istikrarlı bir şekilde çalışması gerektiğini inkar edemezler.

Çalışmayı aşağılayan bu ironik grup aslında başarısızlığın derin kuyusuna düşmüşlerdir. Tembellikleri ve özgüvenleri çürümüşlüğünün temel taşlarıdır. Gerçek başarıya giden yolda ilerlemek isteyenlerin, bu ironik kölelerin tuzağına düşmemesi ve çalışmanın değerini küçümsememesi gerekmektedir.

Gerçek bir yazılımcı öğrenmeye açık olmalı, sürekli kendini geliştirmeli ve çalışmanın değerini bilmelidir. Sadece bu şekilde yazılım camiasında gerçek bir başarıya ulaşabilir ve bu ironik kölelerin yanılgılarından uzaklaşabiliriz.

Görmezden gelmemiz gereken şu ki; bu köleler başarı yolunda değillerdir. Gerçek hayatta başarılarını sadece hayal dünyalarında yaşarlar.

Bunlar, işini ciddiye almayan, sorumluluklarından kaçan, her fırsatta bahanelerle dolu insanlardır. “Çalışmanın ne gereği var?” dedikçe başarı geleceğini zanneden bu cahil köleler gerçek dünyadan kopmuş zavallılardır. Hayatta hiçbir şeyin bedava olmadığını, emek vermeden hiçbir başarı elde edilemeyeceğini anlamak yerine, boş laflarla zamanlarını harcarlar.

Beklediğimden çok daha uzun bir yazı oldu. Kölelik zincirini kırmanın ve özgürleşmenin tek yolunun çalışmak olduğunu düşünüyorum. Koskoca cumhuriyeti emanet edinen, yaşatan, yaşatmaya çalışan gençler olarak çalışmak ve üretmekten başka hiçbir seçeneğimiz yok. Bu yazıda teşekkür etmek istediğim tek bir kişi var. Ulu önder Atatürk, açtığın yolda gösterdiğin hedefe yürüyen bir cumhuriyet kadını olarak bizlere verdiğin her hak için minnettarım. Bugün bu yazıyı yazıyorsam senin bana ve bizlere verdiğin haklardandır.